İçeriğe geç

Kategori: Makaleler

İbrahim Abdulkadir el-Mâzinî ve “el-Bahs ‘Ani’z-Zeheb” İsimli Hikâyesi

Modern Arap Edebiyatı, Fransız Napolyon Bonoparte’nin 1789 yılında Mısır’ı işgal etmesiyle başlayan bir dönem olarak bilinmektedir. Mısır’ın işgali sonrasında Doğu ile Batı arasında hemen hemen her alanda etkileşimler olmuş, Arap Edebiyatı da bu etkileşimlerden nasibini almıştır. Bu yeni dönemin en meşhur Arap Edebiyatçılarından biri olan İbrahim Abdulkadir el-Mâzinî, Kahire’de 1890 yılında doğup ve 1949 yılında aynı yerde vefat etmiştir. Eğitimini Doğu Batı etkileşimin yoğun olduğu bu dönemlerde tamamlamıştır. el-Mâzinî Yüksek Öğretmen Okulu’nda okurken Abdurrahman Şükrî ile tanışmış ve Abdurrahman Şükrî ve Mahmut Akkâd ile bir araya gelerek Modernist İngiliz Ekolü olan Dîvân Topluluğunu oluşturmuşlardır. Edebi kişiliği itibarıyla el-Mâzinî’nin hayatının iki…

Harizmî’nin Kitâbu’l-Cebr ve’l-Mukâbele İsimli Eserinin Arap Dilindeki Yeri ve Önemi

Bir dilin zengin ve edebi bir dil olma ölçütlerinden birisi de kelime hazinesi bakımından zengin oluşudur. Gerek bir kelimenin birden fazla anlamlar için kullanılması, gerekse tek bir anlam için birden fazla farklı kelimenin kullanılması, dili zengin kılan bir hususiyettir. Bilhassa konuşma dilinde kullanılan kelimelerin dışında bütün bilim dalları, sanat, basın, spor gibi birçok alanda kelime dağarcığının zengin oluşu, dili zengin kılan bir unsurdur. İslâmiyet sonrası Arapça, İslâmi ilimler ve pozitif ilimlerle hem gramatik açıdan hem de kelime dağarcığı açısından gelişmiştir. Pozitif ilimlerden matematikte kullanılan sıfır, cebir ve mukabele gibi birçok kelime, İslâm alimleri tarafından yeniden tanımlanarak Arapçaya kazandırılmıştır. Matematik alanında…

Ürdün Hikâyeciliği ve İlyâs Ferkûh’un ‘Denizi Kim Sürüyor?’ İsimli Hikâyesi

Dünya Edebiyatı’nda kısa hikâyenin çok yakın bir dönemde ortaya çıktığı bilinmektedir. XIX. Yüzyılın ikinci yarısında Amerikan yazarlar tarafından ortaya atılan bu edebi tür, Rus yazarlar tarafından dünya çapında yayılmaya başlamıştır. Kısa hikâye türünün Arap ülkelerinde ilk nüvesi, 1917 yılında Muhammed Teymûr tarafından neşredilen “Trende (fi’l-Kıtâr)” isimli eserdir. Birçok Arap ülkesinde olduğu gibi Ürdün’de de kısa hikâye türünde hikâyeler yazan edebiyatçılar 1940’lı yıllardan itibaren görülmeye başlamıştır. Ürdünlü kısa hikâye yazarlarından birisi de İlyâs Ferkûh’tur. 1948 yılında Amman’da doğan ve 15 Temmuz 2020’de aynı yerde vefat eden Ferkûh, başarılı kısa hikâyeleri ile bütün dünyada tanınmış bir edebiyatçıdır. Birçok hikâyesini bir arada neşrettiği…

Arap Şiirinde Urcûze Geleneği ve Râciz Halîl Mutrân’ın Erâciz’i

Modern dönem Arap şairlerinden birisi de Halîl Mutrân’dır. Halîl Mutrân Lübnan’ın Ba‘lebek şehrinde 1871 yılında doğmuştur. Annesinden şiiri ve vezinleri öğrenen şair, dönemin önemli şairlerinden dersler almış ve küçük yaştan itibaren şiirler yazmıştır. Klasik şiir anlayışını sert bir şekilde eleştiren ve şiirin muhtevasının şekil ve biçim gibi özelliklerin gölgesinde kalmaması gerektiğini, şiirde işlenen konunun daha önemli olduğunu vurgulayan şairin urcûze türünde şiirlerinin yer aldığı bir divanı bulunmaktadır. Sadece recez bahriyle yazılan şiirlerin yer aldığı bu divan ile’ş-Şebâb ismiyle bilinmektedir. Divanın tam adı İle’ş-Şebâb Erâcîz fî Ahdesi Vesâʾili’n-Necâh mine’l-Ahlâk ve’l-Âdâb’dır ve Gençlere Ahlak ve Edepte Başarıya Ulaşmanın Yeni Yolları Hakkında Urcûzeler…

Arap Dili ve Şiirinde Şecâat

Şecâat Arap Edebiyatında gerek nesirde gerek şiirde bir muhteva olarak sıklıkla kullanılan bir sözcüktür. Şecâat sözcüğü etimolojik olarak Arapça kökenli bir kelimedir. Arapça’da mastar olarak yer alan şecâat sözcüğü cesaret, cesurluk, yiğitlik, kahramanlık, yüreklilik, mertlik, erkeklik, efelik, dadaşlık, gözü karalık, gözü peklik, bahadırlık gibi Türkçe anlamlara karşılık gelmektedir. Arap şiirinde şecâat sözcüğü genellikle ilk anlamı olan cesaret/cesurluk olarak kullanılmıştır. Savaşlarda ön safta düşmanın üzerine gözünü ölümden sakınmaksızın atılmak bir cesaret olarak gösterilmiştir. Bazı şiirlerde ise cömertlik, akıllılık ve düşüncelerini ölmekten bile korkmadan açıkça ifade etmek cesaret olarak ifade edilmiştir. Terim olarak şecâat sözcüğü, ahlak literatüründe “gazap veya öfke duygusunun akla…

Zu’n-Nûn Eyyûb’un Darağacı İsimli Öyküsü

Iraklı öykü yazarlarından birisi de Zu’n-Nûn Eyyûb’dur. Zu’n-Nûn Eyyûb, muasır müelliflerden olup, hakkında detaylı bir çalışmanın yapılmadığı, kendi hayatını kendi eliyle yazan, roman ve hikâye yazarı bir edebiyatçıdır. 1908 yılında Irak’ın Musul şehrinde doğmuştur. İlk hikâye yazmaya 1933 yılında başlamıştır. Zu’n-Nûn Eyyûb, Irak kültürünün en iyi temsilcisi olmuştur. Irak kültürünü eserlerinde başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Modern Irak Edebiyatında ve sanat dünyasında unutulmayacak bir isim olmuştur. Bütün eserlerini 1937-1970 yılları arasında yayımlatmıştır. Irak Enformasyon Bakanlığı tarafından birinci baskısı 1937 yılında yapılan Edip Zu’n-Nûn’un Bütün Eserleri isimli eser, müellifin “Darağacı” isimli öyküsünün yer aldığı eserdir. İki ciltten oluşan bu eser, Zu’n-Nûn Eyyûb’un…

Kitâbu’l-Cumeli fi’n‐Nahv ve Netâicu’l-Fikeri fi’n-Nahv Karşılaştırmalı Bir İnceleme

Arapçanın dil bilgisi kurallarını ihtiva eden eserlerden ikisi Ebu’l-­Kâsım Abdurrahman b. İshâk ez-­Zeccâcî’nin Kitâbu’l-­Cumeli fi’n-Nahv ve Ebu’l-Kâsım Abdurrahman b. Abdillah b. Ahmed el-­Has‘amî es-­Süheylî’nin Netâicu’l-­Fikeri fi’n-­Nahv isimli eserleridir. Bu iki eser de ağırlıklı nahiv olmak üzere, hem nahiv hem de sarf konularını ihtiva etmektedir. Netâicu’l-­Fikeri fi’n-­Nahv isimli eserin mukaddimesinde yazar, eserinin ez-Zeccâcî’nin Kitâbu’l-­Cumeli fi’n-­Nahv’in bir şerhi/tertibi olduğunu iddia etmektedir. Bu çalışmanın konusu ve amacı bu iddianın doğru olmadığının ortaya konulmasıdır. Çalışmada öncelikle müellifler ve bütün eserleri hakkında bilgiler verilmiş, ardından çalışmada ele alınan iki eser detaylı bir şekilde tanıtılmıştır. Her iki eser yöntem, muhteva ve üslup yönünden karşılaştırılmıştır. İki eserde…

Arap Şiiri Ansiklopedisi Programı (el- Mevsûʻatu’ş-Şiʻriyye)

Şiir insanın muhatap aldığı kişi veya topluluğa karşı duygularını en etkili bir biçimde aktardığı, yaygın bir şekilde kullanılan edebi bir türdür. Bütün dillerde ve kültürlerde bir edebi sanat olarak yer alan şiir Arap toplumu ve Arapça dili için de önemli bir unsurdur. İslam öncesi Cahiliye döneminden günümüze kadar bu önemini devam ettirmiştir. Binlerce Arapça divan kaleme alınmış, bu divanların bir kısmı incelenmiştir, bir kısmı ise incelenmek üzere araştırılmayı beklemektedir. Teknolojik gelişmeler ışığında, kitap yapraklarında araştırılmayı bekleyen binlerce şiir dijital ortamlara aktarılmaya başlanmıştır. Binlerce şairin divanının yer aldığı dijital programlardan birisi de el-Mevsûʻatu’ş-Şiʻriyye isimli programdır. Bu programda İslam öncesi dönemden günümüze…

İlahiyat Fakültesi Öğrencilerine Verilen Arapça Hazırlık Eğitimine Dair Bir İnceleme

Bu araştırmanın konusu, İlahiyat veya İslami İlimler fakültelerinde okutulan Arapça hazırlık eğitiminin değerlendirilmesi ve bu eğitimin kalitesinin arttırılması için Yapılabilecek hususlar hakkında öneriler ortaya koymaktır. Bu doğrultuda bu çalışmada Bitlis Eren Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Zorunlu Arapça Hazırlık Sınıflarının 2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılında aldıkları Arapça eğitimi temel alınmıştır. Hazırlık Sınıflarında Arapça eğitimi alan 90 öğrenciye 33 sorudan oluşan anket uygulanmıştır. Anket sonuçları değerlendirilmiş ve verilen Arapça eğitiminin kalitesi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlardan hareketle, verilen eğitimde eksik durumlar tespit etmek suretiyle, eğitimin daha kaliteli bir düzeye ulaştırılması için önerilerde bulunulmuştur. Araştırmada öncelikle İlahiyat veya İslami İlimler fakültelerindeki Arapça…

en-Nablusî’nin Divânında Muhteva

Konu, tema, muhteva, içerik ve öz aynı anlamlarda kullanılan kavramlardır. Şiirde konu, şiirin kafiye, ahenk gibi biçimsel özelliklerinin dışında kalan ve eserin içini dolduran kısım olarak tanımlanır. Şiirin ilk kelimesinden son kelimesine kadar hangi duygu ve düşünce üzerine yoğunlaşıldığı, şiirde hangi meselenin ele alındığı ve okuyucuya ne söylendiğidir. Bir şairin şiirinde muhteva çeşitliliği, şairin şairlik kudretini göstermektedir.Arap şiirinin gelişmesine katkıda bulunmuş Arap şairlerden birisi de Abdulganî b. İsmail en-Nablusî’dir. en- Nablusî 1641-1731 yılları arasında Dımaşk’ta yaşamış dönemin önde gelen alimlerindendir. Tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tecvit, tasavvuf, şiir, edebiyat, felsefe, mantık, rüya tabiri, seyahatname, tarih, cifr gibi birçok alanda yazdığı 294…

Abdulganî b. İsmail en-Nablusî’nin Divânu’l-Hakâik ve Mecmûʻu’r-Rekâik İsimli Eserinde Edebi Sanatlar

Arap şiirinin ve belagatının gelişmesine katkıda bulunmuş Arap şairlerden birisi de Abdulganî b. İsmail en-Nablusî’dir. en- Nablusî 1641-1731 yılları arasında Dımaşḳ’ta yaşamış dönemin önde gelen alimlerindendir. Tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tecvit, tasavvuf, şiir, edebiyat, felsefe, mantık, rüya tabiri, seyahatname, tarih, cifr gibi birçok alanda yazdığı iki yüz doksan dört eseriyle, ün salmıştır. en-Nablusî’nin hemen hemen bütün eserlerinde yer verdiği şiirlerinde kullandığı edebi sanatları, kullanım ustalığıyla incelenmesi gereken unsurlardır. en-Nablusî, bu sanatlar vasıtasıyla anlatımını güzelleştirmiş ve anlam yoğunluğunu derinleştirmiştir. Sanatları şiirlerin insicamını bozmayacak düzeyde, yerli yerinde ve kıvamında kullanmaya özen göstermiştir. Şiirlerinde kullandığı sanatlar da, herkes tarafından anlaşılacak basitlikte olup, okuyucu…

Divânu’l-Hakâik ve Mecmûʻu’r-Rekâik

İnsanoğlunun duygularını en iyi şekilde ifade etme ve karşısındakine aktarma araçlarından birisi de şiirdir. Şiir insana özgü önemli bir ifade biçimidir. Bu özelliği ile şiire hemen hemen her toplumda ve her çağda değer verilmiş ve şiir edebiyattaki yerini devamlı korumuştur. Ayrıca şiir, şairin duygularını yansıtmakla yetinmeyip, aynı zamanda şairin yaşadığı çağın ve toplumun sosyal yapısını da resmetmiştir.Bir dildeki edebi ürünlerin en üst örneği olan şiir, Arap edebiyatında da diğer türlere göre en etkili ve yaygın kullanılan edebi çalışmalar olarak kabul edilmektedir. Her dönemde şiirin gücü ve etkisi farklı olmakla beraber, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Osmanlı Dönemi Arap edebiyatında da şiirin…

Sekülerleşme ve Din

İnsanlar yaratılışından bu güne kadar birçok sahada yenilikler oluşturmuş ve bu sahalarda da ilerlemeler sağlamışlardır. Mağarada tek başına yaşayan insanın serüvenine bir göz atacak olursak şunları söyleyebiliriz. Yalnız başına ve dış tehlikelere açık bir şekilde yaşayan insan, gecenin ürpertici karanlığından ve yalnızlıktan korunmak için bir başka insana ihtiyaç duymuş ve aile kurumu meydana gelmiştir. Akıllı, bilinçli ve iradeli bir araya gelişlerle toplum oluşmuş ve aile de toplum sisteminin çekirdeğini oluşturmuştur. Yeme – içme ihtiyaçları ve mübadele sonucu ekonomi kurumu, ontolojik olarak, yani eksik ve kusurlu olan insanın tam olan bir yaratana inanma ihtiyacıyla din kurumu, tecrübelerin aktarımıyla eğitim kurumu, aile…

Abdulaziz ʻAtîk Eserleri ve Arap Dili ve Belagatı’na Katkıları

Arap dili ve belagatının gelişimine katkıda bulunmuş olan dil ve belagat âlimlerinden birisi de Abdulaziz ʻAtîk’tir. Abdulaziz ʻAtîk, 1906-1976 yılları arasında Mısır’da yaşamış muasır âlimlerden birisidir. Dil, edebiyat ve belagat unsurlarını derleyip bir araya topladığı eserleriyle, Arap dili ve belagatı alanında, neredeyse tek elden bütün bilgileri vermiştir. Avrupa’da bulunmuş olmasıyla hem doğu, hem de batı kültürlerine vakıf oluşu ona, Arap dili, edebiyatı ve belagatına çok farklı bir perspektiften bakma imkânı vermiştir. Bu makale, Abdulaziz ʻAtîk’in hayatı, eserleri ve Arap Dili ve Belagatına katkılarını ele almaktadır. Müellifin hayatı ve eserleri hakkında herhangi bir çalışmanın bulunmaması, bu doğrultuda bir çalışma yapma ihtiyacı doğurmuştur.…